3 Mart 2012 Cumartesi

Köşe yazılarım - 1

Text Size : [+] | [-]
Sayfa, cilt, hane no: Yok! 
 
     Çok canımı yakan bir sahneydi; Karla karışık yağmurun yağdığı çok soğuk bir gün... Direksiyondayım... Radyoda en sevdiğim şarkı çalıyor, ben de eşlik ediyorum usulca. Yani keyfim yerinde... Ta ki, onu görene kadar! En fazla 10 yaşında... Sokağın köşesindeki çöp bidonunu açmış, bir yandan karıştırıyor bir yandan da ağlıyor... Islandığının farkında değil... Gözyaşları yağmurla yarışıyor gibi... Sesini duymuyorum ama hıçkıra hıçkıra ağladığı öyle belli ki. Paltolarına sıkı sıkı sarılmış insanlar telaşlı adımlarla geçip gidiyorlar önünden. Kimse farkında değil... Olsalar birşey değişecek mi?! Bir dakika sürmedi o an. Işığın yeşile dönmesiyle hareket etmek zorunda kaldım. Gözlerime dolan yaşlar önümü görmemi engellemeye başladığında kendime geldim. 
     Haberlerde, bu millete çok yakıştığını düşündüğüm Başbakan'ı izlerken o sahne yeniden canlanıyor gözlerimin önünde. ''Dindar gençlik yetiştirmeyelim de, tinerci gençlik mi yetiştirelim?'' diye bağırıyor kürsüden her zamanki gibi. Benim yüzüm kızarıyor o bunları söylerken... Ne diyor Anayasa'nın 61. maddesi; ''Devlet, korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır''. Tedbiri almasından umudu kestik de bu 'aşağılama' neyin nesi... Koskoca (!) devlete yakıştı mı şimdi koruyamadığı çocuklarını aşağılamak?!...
     Sonra o tinerci çocuklardan biri ekrandan cevap veriyor Başbakan'a; ''Biz sokaklarda aç-susuz kalırken, yanımızda dindarlar yoktu... Allah vardı'' diyor. Bu kez daha çok sinirleniyor Başbakan ve yine bağırıyor bildik üslubuyla ''bu nasıl gazeteciliktir?'' diye. Yarın bir başkası çıkıp başka birşey söyleyecek... Diğeri ona cevap verecek ve bu polemik birkaç gün daha sürüp unutulacak. Ne değişecek peki bu arada?... Tabi ki hiçbir şey değişmeyecek ve ''sokak çocukları'' bu ülkenin kanayan yarası olmaya devam ederken, ülkeyi yönetenler (!) kendi yaraları kanarken başkalarının yaralarının derdine düşecekler! 
     Sokak çocuklarını topluma kazandırmak adına yıllardır proje üretilir bu ülkede. İş uygulamaya gelince de parasızlıktan sözedilir. 12 yıldır iktidarda olanların her fırsatta belirttiği gibi, ekonomi her geçen gün iyiye gidiyorsa eğer, bu çocukların payına neden hiçbir şey düşmüyor bu ekonomiden? Çünkü, onlar köprü altlarının ne denli soğuk ve karanlık olduğundan habersizler!... Çünkü, onların çok daha önemli (!) işleri ve kaybedecek çok şeyleri var. Oysa ''beni dövecek bir babam bile yok'' diyen ve sayfa, cilt, hane numaraları olmayan o çocukların kaybedecek hiçbir şeyleri yok ve bunu unutmak için tiner çekiyorlar!

Tweet This

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder