9 Şubat 2016 Salı

Text Size : [+] | [-]
PERA AŞIKLARI...

Biraz önce bir adam geçti sokaktan… Elinde bir demet gül.
Saklama telaşında değil elindeki çiçeği… Irkının sonuncusu… Nasıl da gururlu. .. 
Sevdiceğine verecek besbelli.
Balkonum çiçekleniyor sanki ben onu görünce… Uzun uzun bakıyorum ardından…
İnsana dair umudum tazeleniyor. Aşk ‘gibi’likten çıkıyor birden...
Somutlaşıyor… Gözümle görüyor, elimle tutuyorum.
Sözcükler sıraya giriyor kendiliğinden… Şiir oluyor.
Aşk şiiri oluyor, bir adamın bir kadına aşkını anlatıyor;

Adamın yüzü, gözleri, elleri gülüyor güzel gözlü çingeneden o çiçeği alırken.
Dudaklarında bir ıslık; Seni beklerim öptüğüm yerde. .. Onu beklemeye gidiyor.
Bekletmiyor sevdiceği… Köşe başında buluşuyorlar.
Gülleri uzatiyor sevdiğine… Güller açıyor sevdiğinin yüzünde.
Pera diyorlar hala Beyoğlu’na… Eski bir yüzyıldan gelmiş gibiler.

Pera’daki o eski muhallebicide tutuyor elini adam, sevdiği kadının. Kadının yüzü al al, tıpkı o güller gibi.
Her sözcükleri yalın, her sözcükleri gerçek. Fısıldayarak konuşuyorlar. Biliyorlar, fısıltı yakışıyor sevgi sözcüklerine…

İstiklal caddesi eğiliyor aşklarının önünde… Beyoğlu Beyoğlu olmaktan çıkıyor… Pera oluyor.
Öyle sahi seviyorlar ki birbirlerini…Yalan, yalanlığından utanıyor.
Sen ve ben kalkıyor masadan… Biz kalıyor… Salt aşk oluyorlar…
Eski bir kadının onlar için yazdığı şiirden habersiz... Şiir oluyorlar.

__ Birhan Eroğlu __
Tweet This

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder